21 Eylül 2015 Pazartesi

Serbest Düşüş: Lazio'da Kötü Gidişatın 5 Nedeni

Ekim ayı yaklaşır ve ligler millî maç arasından sonra tempo kazanmaya başlarken, üst sıralara oynamak hedefi olan bir takımın isteyeceği son şey, gurur kırıcı bir mağlubiyet almaktır. Böyle bir mağlubiyetle bütün sorunlarınız gün yüzüne çıkar, rakip taraftarın diline düşer, kendinize duyduğunuz güven kırılır. Bir taraftar için bile bu böyledir. Takım için ise daha bile kötüsü mümkün. Soyunma odasına giderken kiminin aklından yedirdiği gol, kiminin aklından kaçırdığı gol, kiminin aklından ise, coğrafyaya göre değişkenlik gösterebilir ama, antrenmanı basacak öfkeli ve tehlikeli taraftar grubu geçer. Teknik direktör sorunun ne olduğunu biliyor da çözemiyorsa çaresiz hisseder, sorunu göremiyorsa kontrolden çıkmaya başlar, umutsuzca denemelere başvurur.

En kötüsü ise, belki de bu durumun aslında "geliyorum" demiş olmasıdır. Lazio, geçtiğimiz sezonu üçüncü bitirirken, son yılların daimi hayal kırıklıkları olan Milan ve Inter'i altına almakla kalmamış, Fiorentina, Sampdoria ve Napoli gibi diğer rakiplerini de geçerek ikinciliği zorlayacak konuma gelmişti. Sonra Milan, Fiorentina, Napoli ve mecburiyetten de olsa Sampdoria teknik direktör değiştirdi. Bu takımların her biri, kadro kalitelerini gözle görülür bir biçimde artırırken, zor dönemlerde takıma oyun anlamında liderlik edecek ve özgüven aşılayacak gibi isimlere sahip oldular.

1- TRANSFER POLİTİKASI

Igli Tare, elindeki finansal imkânları gayet iyi kullanan ve aklında net bir futbol fikri olan bir isim. Takım genç olacak, Avrupa'nın diğer liglerindeki gibi tempolu ve kondisyonlu olacak, mümkünse ucuza alıp pahalıya satacak. Teoride gayet güzel duruyor, geçen sezon alınan üçüncülük de bu politikayı doğrular nitelikte. Ancak, bu sezon izlenen transfer politikası kesinlikle sorguya açık. Lazio'nun konumundaki pek çok takım, iyi geçirdiği bir sezonun ardından yıldızlarını kaybedip yeniden yapılanmaya gitmek zorunda kalırdı; Pochettino sonrası Southampton, bu sezon Türk Ligi'nden Bursaspor, örnekler çoğaltılabilir... Lazio'da ise takımdan ayrılan en önemli ismin rotasyon oyuncusu niteliğindeki Cavanda olması takdire şayan. Kadro korundu, ancak unutmamak gerekir ki herkesin ciddi anlamda güçlendiği bir sezonda kadroyu korumak, eksikleri görmezden gelip geriye düşmek anlamına da gelebilir. Öncelikle geçen sezon da kadroda yer alan Dusan Basta ve Mauricio'nun transferleri, eldeki cevheri korumak yolunda olumlu hamlelerdi. Sonra Barcelona B takımından, henüz ilk on bir seviyesinde olmayan sol bek Patric, Genk'ten Sırp orta saha oyuncusu Sergej Milinkovic-Savic, Ajax'tan kanat oyuncusu Ricardo Kishna, AZ Alkmaar'dan stoper Wesley Hoedt ve bonservisi elinde olan İngiliz orta saha Ravel Morrison takıma katıldı. Patric'in yanı sıra Hoedt'in bu sezon kesinlikle Serie A seviyesinde olmadığını göstermesi, Morrison'un daha geldiği transfer döneminde "annesinin evini özlemişçesine" takımdan ayrılmak istemesi ise, elde Kishna ve Sergej'in kaldığı anlamına geldi. Takıma katılan bu iki ismin potansiyelleri de şu anki oyunları da yeterli, hatta geleceğin yıldızları olacağına kesin gözüyle bakılıyor. Ancak birazdan saha içi problemlere baktığımızda, neyin eksik olduğunu, neyin yapılmadığını göreceğiz. Özetle, iyi oyuncular alındı, ancak bazı mevkîlere transfer yapılmadı/geç kalındı, şimdi de bunun bedeli ödeniyor. Matri transferinin son gün gerçekleşmesi bu anlamda manidar.

2- SAVUNMA KURGUSU

Pioli'nin Lazio'su hiçbir zaman bir Simeone takımı gibi savunma yapmayı vadetmedi. Ancak, bu sezon oynanan üç deplasman maçının sonuçlarına bir göz atarsak; Leverkusen'e 3-0, Chievo'ya 4-0 ve son olarak Napoli'ye 5-0 mağlup olduğumuzu görüyoruz. Üç maç, yenilen 12 gol ve atılan SIFIR gol. Yalnızca Dnipro maçında, son dakikada yediğimiz golle 1-1 berabere kalmayı başarabildik. İşin asıl kötü yanı ise, her üç maçta da savunma yerleşiminin berbat görünmesiydi. Stoper ikilisi kim olursa olsun uyumlu görünmüyor, orta saha savunmaya yeterince yanaşmıyor, hücûmda da savunma orta saha arası iyice açılabiliyor. Bu noktada bir gerçeği kabul etmeliyiz, Lazio'nun elindeki tek üst düzey stoper, Stefan De Vrij. Hoedt, Gentiletti, Mauricio gibi isimler çok bariz hatalar yapabilen isimler. Lazio'nun Wesley Hoedt'i ilk on bire aday olarak görüp almış olması ihtimâli bu noktada kuvvetleniyor, çünkü Hoedt "ileride gelişecek, şimdi tecrübe kazansın" diye alındıysa mutlaka bir üst düzey stoper daha alınmalıydı. Ayrıca de Vrij'ın bu sezonki performansının da geçen sezonu aratması, Lazio savunmasının araya atılan her topta hallaç pamuğu gibi dağılması anlamına geliyor. Bir de kalede ne Etrit Berisha'nın, ne de Federico Marchetti'nin formda görünmemesi düşünülürse durum iyice kıyamet senaryosuna dönüşüyor.

3- MADDÎ DURUM

Yine gerçekçi olmamız gerekecek; Lazio kuzeyli büyük takımlarla mücadele edecek kaynaklara sahip olmadığı gibi, Roma ile mücadele edecek paraya da sahip değil. Saha içi kusurların bahanesi bu olmamalı, ancak gerçek de böyle. Lazio'nun "para kazanması" gerek, bunu yapmak için de her sezon ŞL'yi zorlayacak durumda kalıp, oyuncularını satmaktan çekinmemesi gerekiyor. Kadroyu korumak, yukarıda da dediğimiz gibi iyidir, ancak burada Felipe Anderson'a bir parantez açmak gerek. Brezilyalı oyuncunun İngiltere'den talipleri olduğu bütün yaz boyu konuşuldu. Lazio'nun oyuncu için iyi bir teklif almış olup da bunu reddetmiş olma ihtimâli varsa, bu vahim bir durum, çünkü Anderson satılmadığı gibi bu sezon kesinlikle herhangi bir katkı verecek durumda da değil, en azından şu an için.

4- TEKNİK DİREKTÖR-OYUNCU İLİŞKİLERİ

Stefano Pioli, futbol fikirleri Igli Tare'yle örtüşen ve Lazio'daki ilk yılında adeta bir mucize yaratan bir teknik adam. Ama geçen sezon bile, yani her şey iyi giderken dâhi, pek çok oyuncuyla Pioli'nin arasının açık olduğu iddia ediliyordu. Takımdaki oyunculardan "soyunma odasındaki atmosfer" sebebiyle ayrılmak isteyenlerin olduğu iddialarıyla girilen bir sezon, an itibariyle bunu doğrularcasına sürüyor. Pioli kendine geçen sezonki kadar güvenmiyor. Takım, Pioli'ye güvenmediği gibi üstüste gelen hezimetlerden sonrası kendine bile güvenmiyor. Gidişat düzelmezse, sezon içinde başkan Lotito'nun Igli Tare yerine duruma müdahale etmesi mümkün. Her ne kadar Pioli antrenman temposu sebebiyle sezona kötü başlayıp sonradan "açılan" takımlarıyla meşhûr olsa da, İtalyan teknik adamın kredisinin yeni sözleşmesine rağmen yüksek olduğunu söylemek kolay değil.

5- KAPTANLIK KRİZİ

Bu yaz Lazio'da en kötü idare edilen krizlerden birisi de şüphesiz ki kaptanlık krizi oldu. Geçen sezonun iyi isimlerinden kaptan Stefano Mauri, sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması sonucu takımdan ayrılınca, yeni kaptanın kim olacağı spekülasyonları, takım içinde sorunlara yol açtı. Antonio Candreva'nın ısrarla kaptanlığı istemesi ve kendisini kaptanlığa layık görmesine karşın, Lucas Biglia'nın kaptan yapılması ikili arasında bir kamplaşmaya sebep olmuşken, bir de transfer döneminin sonlarına doğru Mauri'yle tekrar anlaşma sağlanması, durumu iyice anlamsızlaştırdı. Böylece Lazio, zaten çok üst düzey olmayan takım içi arkadaşlığını bir kaç aylık "geçici kaptanlık" polemiği yüzünden iyice yok etti.

Yazar: Buğra Can Bayçifçi-twitter.com/MaviSancakli


28 Ağustos 2015 Cuma

Maçın Ardından: Bayer Leverkusen-SS Lazio

Ekibimiz, İtalya'da ilk maça 1-0 mağlup ettiğimiz Alman temsilcisi Bayer Leverkusen'e deplasmanda 3-0 kaybederek, Şampiyonlar Ligi'ne erken veda etti. Ev sahibinin golleri 40. dakikada Hakan Çalhanoğlu, 48. dakikada Admir Mehmedi ve 88. dakikada Karim Bellarabi'den gelirken takımımızda Mauricio, 68. dakikada ikinci sarı karttan kırmızı kart gördü.


Stefano Pioli, Biglia, Djordjevic ve Klose gibi önemli isimlerin yokluğunda çareyi diziliş değiştirmekte buldu. Bu sebeple maça 3-4-3 dizilimiyle başladık. Pioli'nin, geçen sezon da beraberliğin ve gol yememe önceliğinin bulunduğu maçlara 3-4-3 ile çıkabildiğini hatırlatmak, hatta sezonun son maçı olan Napoli deplasmanında bu 3-4-3 ile Napoli'yi 4-2 yenip Şampiyonlar Ligi bileti aldığımızı anımsatmak gerek. Ancak, maçtan önce orta sahada Cataldi'nin, stoperde ise Mauricio'nun yerine Gentiletti'nin oynayabileceği konuşulurken, özellikle Mauricio tercihi sonuca direkt etki etti. Leverkusen ise maça her zamanki 4-4-2'leri ve Leno; Hilbert, Tah, Papadopoulos, Wendell; Bellarabi, Kramer, Bender, Çalhanoğlu; Mehmedi, Kiessling ilk on biri ile çıktı.

Aslında, Lazio için maçı 40 ve 50 dakikalık iki yarıya ayırmak gerek. İlk kırk dakika boyunca, istediğini yapan, daha fazla isabetli şut bulan ve rakibe fazla alan bırakmayan taraf Lazio idi. Üçlü savunmanın kağıt üzerinde ikili forvete karşı sahip olduğu avantaj, sahaya yansıyor gibiydi. Ancak, üçlü defans, birbirine ileri düzeyde uyumlu olmayan stoperler ile oynandığı zaman aşılamayacak bir engel değildir. Dusan Basta, sağ kanat beki mevkînde gayet iyi bir performans gösterdi ve hem hücûma hem de defansa yeterli desteği sağladı. Ancak solda Senad Lulic'in aynısını yaptığını söylemek imkânsız diyebiliriz. Lulic, hücûmda bir kaç kez driplingleri ile rakibin dengesini bozmaya çalıştıysa da sürekli ileride kalarak, savunmanın dengesinin bozulmasına sebep oldu. Şimdi, bu bağlamda, yediğimiz gollerin değerlendirmesini yapalım.

Dakika 40, durum 0-0. Leverkusen'de, ülkemizde Beşiktaş'ta da forma giymiş olan sağ bek Roberto Hilbert, Bellarabi'ye mi yoksa savunmanın arasına mı olduğu belli olmayan bir pas atıyor. Bellarabi, topu kontrol etmiyor ve top onu aşıyor. Bu noktada daha önde pozisyon almış olan de Vrij'ın araya girip topu uzaklaştırması gerekiyor. Ancak savunmanın en sağlam ismi olarak görülen Hollandalı de Vrij, görüntüde görüldüğü üzere yavaşlıyor, eliyle kaleci Berisha'ya çıkıp topu almasını işaret ediyor. Bu noktada Berisha'nın topu alması imkânsız, çünkü aradaki mesafe, Berisha'nın kontrol etmesinden önce Leverkusenli futbolcunun topu alması sonucunu doğuracaktır. de Vrij'ın büyük hatası sonucu Leverkusen kaleyi yokluyor, oluşan karambol sonucu top nereye gidiyor? Bir diğer hata, rakibin en tehlikeli oyuncusu olan Hakan Çalhanoğlu, fotoğrafta görüldüğü üzere ceza sahası çizgisinde bomboş. Şut tehditi yüksek bir oyuncunun orada bomboş kalması çok büyük bir yerleşim hatasıdır. Nitekim ayağına gelen fırsatı tepmeyen Hakan durumu 1-0 yapıyor.


Dakika 48, ikinci yarının hemen başı. Lazio'nun sol kanat beki Senad Lulic ve sağ kanat beki Dusan Basta kırmızı ile işaretlenmiş, siyah ile işaretli üç oyuncu ise Lazio'nun stoperleri. Önce Basta ile Mauricio arasındaki mesafeye bakalım, bu futbolun doğrusudur. Hangi dizilimle oynarsanız oynayın, savunma pozisyonunda iseniz, iki savunmacının pozisyonları bundan daha açık olmamalıdır. Şimdi de sol tarafa bakalım. Senad Lulic, iki orta saha oyuncusu Parolo ve Onazi'den bile daha ileride kalmış, düz koşu yaparak geri dönüyor. Eğer Lulic ileride kaldıysa ve sol stoper Radu, rakibi karşılamak için çizgiye indiyse yapılacak iki alternatif vardır; 1- De Vrij kırmızı dikdörtgen alana çabucak kayıp boşluğu kapatır, onun boşluğunu Mauricio kapatır, onun yerini de Basta alır. Böylece takım, rakibe verdiği alanı kapatmış ve Lulic dönene kadar da stabil bir konum almış olur. 2- Parolo, sol iç ortasaha oyuncusu olarak Lulic'in ileride kalmasıyla birlikte hemen resimdeki boşluğu doldurmak ve koşu yapan Kiessling'i durdurmak için harekete geçer. Lazio ne yaptı? Hiçbir şey.


Stoper ile bek pozisyonlarının arası açılınca, rakibin hücûmcuları bu alana sızar ve eğer yeterince yetenekliyseler, cezayı keserler. Nitekim burada da Kiessling'in Mehmedi'ye alan açmak için yaptığı koşu, de Vrij'ın onun peşine takılması ve bu kez de Vrij ile Mauricio'nun arasının açılmasına sebep oluyor. Bu da yetmezmiş gibi, Mauricio bir de Mehmedi tam topla buluşmak üzereyken onun önünü kapatmak yerine topa sakarca bir hamle yapıp Mehmedi'nin arkasında kalınca, Mehmedi topu ağlara gönderiyor. Lulic ve Mauricio'nun basit hataları sonucu savunma yerleşimi ikinciye çöktü, Lazio ikinci golü yedi. Bu fotoğrafta artık Lazio'nun yerleşim hatası net bir şekilde ortada, bir stoper (Radu) sol çizgide kalmış, sol kanat beki topun ilerisinde, savunmaya ancak geliyor, merkez stoper (De Vrij) rakibin koşusu sonucu alanı açmış ve sol stoper (Mauricio) gerekli kaymayı yapıp alanı doldurmak yerine rakip forvetin arkasında kalmış.


Üçüncü gol, bu golden önce Pioli savunmayı dörtlemek için önce Radu'yu çıkarıp Kishna'yı almış, sonra Mauricio, defansın ileride yakalandığı bir pozisyonda faul yapıp kırmızı kartı görünce de stopere Santiago Gentiletti'yi oyuna sürmüştü. Dakika 88 ve artık "iş bitmiş" olsa da, Lazio bu tarz pozisyonları 1-0'dan sonra çok yaşadığı için, değerlendirmek gerek. Hücûma çıkıp savunmayı ileri iten takımımız, sonuç alamıyor ve Leverkusen hemen ağır savunmamızın arkasına uzun bir top atıyor. Bu esnada Senad Lulic kendi kalesinden çok rakip korner direğine yakın, o derece ileride kalmış. Orta saha da bomboş. İşin asıl kötü tarafı ise, bir stoper kafa topuna çıkarken kırmızıyla işaretli Gentiletti'nin ne yaptığı. Kafa topuna çıkılırken görüntüde de açıkça görüldüğü üzere Gentiletti topla kalenin arasında kalmış. Pozisyonuna bakılırsa bir süre ne yapacağına kararsız kalmış, ancak ileriye çıkmaya başlıyor. Oysa o esnada Brandt topu almak üzere. Top savunmayı aşıyor, Brandt topa hareketlenirken Gentiletti elini ofsayt için kaldırıyor. Gentiletti ofsayt taktiği yapmakta kararsız kaldığı için, Brandt yürüye yürüye kaleye geliyor, pasını çıkardığı Bellarabi durumu 3-0 yapıyor.

Bu mağlubiyetten çıkarılacak en büyük ders, maçtan sonra Pioli'nin de dediği gibi maalesef Lazio'nun henüz bu seviyeye gelebilmiş olmamasıydı. Bir Şampiyonlar Ligi takımının yememesi gereken goller yedik. Hatta, Pioli üç golde de yapılan hataları isim de vererek saydı. Pioli'nin maça yanlış taktikle başladığını düşünmüyorum. Ancak yeni transfer edilen stoper Wesley Hoedt'in hiç forma şansı bulamaması ve buna karşın Mauricio'nun tek kelimeyle korkunç bir performans sergilemesi, dizilimden ziyade oyuncu seçimi konusunda soru işareti yarattı. Ayrıca maç boyunca kanattan içeri kat eden Hakan Çalhanoğlu'na da önlem alınamaması ve savunma arkasına atılan uzun toplarda kendini gösteren hareketsizlik endişe yaratıyor. Hücûmda da Felipe Anderson'un pek varlık göstermeyerek sezona yaptığı kötü başlangıcı sürdürdüğünü söylemek mümkün. Keita, ilk yarıda biraz etkinlik gösterdi, iki stoperi zorladı ancak ikinci yarıda o da fiziken tamamen ezildi. Gerçek şu ki, yıllardır Milan hariç hiçbir İtalyan takımının geçemediği ŞL Ön Eleme Turu, Lazio'ya da yâr olmadı. Bundan sonra yola Coppa Italia, Serie A ve Avrupa Ligi'nde devam edilecek. Sıradaki durak ise, Verona deplasmanı; Pazar gecesi Chievo Verona ile karşılaşacağız. Bizim için daha güzel sonuçların değerlendirmelerini yapabilmek dileğiyle... Avanti Lazio!

Yazar: Buğra Can Bayçifçi-twitter.com/MaviSancakli

23 Ağustos 2015 Pazar

Maçın Ardından: SS Lazio-Bologna

Lazio, Serie A'da 2015-2016 sezonunu, evinde ağırladığı Bologna'yı 2-1 ile yenerek açtı. Lazio'nun gollerini kaptan Lucas Biglia ve yeni transfer Ricardo Kishna kaydederken, Bologna'nın tek golü ise Matteo Mancosu'dan geldi.


Lazio, maça klasik 4-3-3'ü ile başladı. Dikkat çekici bir nokta, Ricardo Kishna'nın solda ve Antonio Candreva'nın sağda başlamasına karşın bu ikilinin, sürekli yer değiştirmesi oldu. Bu durumun Bologna üzerinde nasıl bir etki yarattığını birazdan inceleyeceğiz. Bunun yanı sıra, orta sahada Boşnak oyuncumuz Senad Lulic'in sol çizgiye yanaşarak zaman zaman orada üçe ikilik bir avantaj yaratma çabasında olduğu da görüldü. 

Hücûm hattı son derece hareketli ve teknik oyunculardan kurulu olan Lazio, bundan faydalanmak adına değişken bir hücûm hattıyla başladı maça. Belirttiğimiz gibi Kishna-Candreva ikilisinin kanat değiştirmelerinin yanı sıra, zaman zaman Kishna'nın sahte 9 rolüyle forvete geçtiği ve Keita'nın sol kanada geçtiğini gördük. Bu durum, statik sayılabilecek bir savunmaya sahip olan Bologna takımı için işleri zorlaştırdı. Öyle ki 17. dakikada gelen ilk golde, Bologna savunması tamamen ceza sahası içine doluşmuş, yay çevresini bomboş bırakmıştı. Bu esnada sol kanattan Keita Balde'nin çevirdiği top Lucas Biglia ile buluştu, Biglia çok düzgün bir vuruşla topu ağlara göndererek Delio Rossi'nin öğrencilerinin paylaşım hatasını cezalandırdı. 23. dakikada, yine sol kanattan gelişen Lazio hücûmunda bu kez sol kanada geçmiş olan Antonio Candreva'nın ortası, yine bir hata sonucu bomboş kalan Ricardo Kishna ile neredeyse altı pas içerisinde buluştu. Kishna bu fırsatı geri tepmedi ve skoru 2-0'a getirdi. Lazio ikinci golden sonra tempoyu az da olsa düşürmek istedi, bunun Çarşamba günü oynanacak olan Leverkusen maçını düşünerek yapılmış bir hamle olduğu açık. Ancak Bologna, 43. dakikada defansın üzerine atılan uzun bir topla Mancosu'yu topla buluşturdu ve durumu 2-1'e getirdi. Bu pozisyon da zaten Lazio'nun maçta verdiği en net gol pozisyonu oldu.

Bologna takımı, her ne kadar Mattia Destro gibi iyi bir forvet ile kadrosunu güçlendirmiş olsa ve Delio Rossi gibi kalburüstü bir teknik direktörün yönetiminde olsa da, savunma anlamında ilk maçta olumlu sinyaller vermedi. Şimdi dilerseniz, bir kaç fotoğraf ile maçta sık sık tekrarlanan bir durumu izâh edelim;


Top kaleciden çıkmış ve orta saha civarına gelmiş durumda, Lazio bu esnada oyun kurma çabasında. 4-3-3 dizilişinin doğal avantajı olarak kanatlarda birer adam avantajı olan takımımız, maç boyunca bu avantajı gerek oyun kurarken, gerek hücûm ederken kullandı. Sağ bekte Dusan Basta topa sahip, ancak orta sahada Bolognalı oyuncular alanı parsellemiş. Kanatta da bir pas alternatifi olmadığı için Basta oyunun yönünü değiştirecek. Bu esnada kırmızıyla işaretli iki Laziolu oyuncuya dikkat edelim.


Basta oyun kurucu Biglia'ya döndü, Biglia ise Bologna forvetlerinin baskısına karşı, takımın daha rahat top çıkarabilmesi için iki stoperin arasına girmiş durumda. Biglia oyunun yönünü değiştirecek, Lazio eğer çabuk hareket edebilirse sol kanatta iki oyunculuk bir avantaja sahip. Biglia pasını Gentiletti'ye, o da Radu'ya aktarıyor.


Ancak, top oraya gelene kadar Bologna takımı alanı parsellemiş durumda. Radu panik hâlinde uzun bir top atıyor, topu attığı yerde ise hiç kimse yok. Lazio kanattan oyun kurmak isterken, günün bekleneni veremeyen isimlerinden Radu, topu Bologna'ya teslim ediyor, Bologna hızlı hücûmu ise stoperlerin arasından çıkan Biglia'nın müdahalesi sonucu kesiliyor. Maçta Lazio'nun genel oyun kurma şeması, böyleydi. Maç boyunca da bu organizasyonu defalarca görmek mümkündü. Kanatlarda oluşan boşlukları hızlı bir şekilde görebildiğimiz pozisyonlarda gole yaklaştık ve hızlı bir biçimde ileriye hareket ettik, boşluklar kapandığında ise yeniden oyun yönünü değiştirmeye çalıştık. Basta, bu alanda Radu'dan daha başarılı oldu.

Orta sahada, Biglia'nın çok önemli bir performans ortaya koyduğunu söylemek mümkün. Eğer Biglia, Leverkusen maçında forma giyemeyecek ise, Pioli'nin 3-4-3'e dönme ihtimâli bile mevcut olabilir, bu maç için. Lulic'in de ortalama üstü bir performans sergilemesine karşın, Marco Parolo'nun kendini belli edememesi, Leverkusen maçı öncesi orta saha kurgusuna bir soru işareti daha ekliyor. Pioli'yi yokluktan değil, varlıktan sıkıntıya sokacak pozisyon ise ileri üçlü olacak. Kishna muhteşem bir performans sergileyerek, Felipe Anderson'a forma için daha fazla çalışması mesajını gönderdi. İleride Keita da yükselişini sürdürerek bu sezon ilk on bir için güçlü bir aday olacağının sinyallerini verdi.

Nasıl başladıysa öyle biter, demişler. Umuyoruz ki Lazio'nun sezonu da başladığı gibi güzel sonuçlarla biter. Avanti Lazio!

Yazar: Buğra Can Bayçifçi-twitter.com/MaviSancakli